Tarih: 02.02.2021 08:17

UZMAN GÖZÜNDEN PANDEMİDE EĞİTİM

Facebook Twitter Linked-in

Altın bireyler kişisel gelişim kursu kurucu müdürü Yahya Karaca ile pandemi koşullarını dikkate alarak mesafeli bir röportaj gerçekleştirdik. Pandemi sürecini en verimli ve sağlıklı bir şekilde nasıl geçirebiliriz?, bu süreçten sonra bizleri ve çocuklarımızı neler bekliyor?, bu çerçevede merak ettiğimiz her şeyi sorduk ve cevaplarını şu şekilde aldık.

-Yahya Karaca kimdir?

Altın Bireyler Kişisel Gelişim Kursu Kurucu Müdürüyüm. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi mezunuyum ve eğitim bilimleri enstitüsü yüksek lisansımı tamamladım 10 yıldır eğitim sektörü içerisindeyim.

-Pandemi sürecindeki eğitimi değerlendirebilir misiniz?

Çocuklarımızın eğitimleri ile alakalı faaliyetler yürütüyoruz. Eğitim bir toplumun olmazsa olmazıdır. Bir toplumun temel dinamiğidir. Öğrencilerde veya insanlarda gözle görülebilir davranış değişikliği meydana getirmektir. Fakat eğitime engel olan en önemli sebeplerden bir tanesi koronavirüs dediğimiz salgın. Okullarımızı kapatıp çocuklarımızı evlere hapsetti. Böyle bir durum söz konusu iken eğitim vermeye çalışıyoruz. Savaş döneminde İkinci Dünya Savaşı yıllarında veya başka saldırıların olduğu dönemlerde dünyadaki birçok devlette eğitim asla sekteye uğramamıştır. Örnek verecek olursak bunlardan bir tanesi Polonya'da uçan üniversitedir. 4 yıl boyunca işgal altında kalmış olan Polonya'da eğitimler devam etmiştir. İşte bunun için Covid döneminde eğitimin asla sekteye uğramaması gerekmektedir. Bu dönemde bir eğitmen olarak söylüyorum ki öğretmenlerimize çok iş düşüyor. Çünkü biz eğitim ordusunun neferleyiz. Bu dönemde öğretmenlerimizin öğrencilerini yakın markaja almaları gerekiyor. Onlara online ders bittikten sonra "Hadi kapatalım" ile değil, gerekirse pandemi tedbirleri çerçevesinde evlerine gidip çocukları orada görmeleri gerekiyor. Çocuklar 13.00 ile 16.00 arasında sokağa çıktığı zaman tek tek öğrencileri ile buluşmaları gerekiyor. Velileri ile iletişimi asla kesmemeleri gerekiyor.

Düşünün ki Cumhuriyetin ilk kurulduğu dönemlerde hakikaten köylere kadar giden öğretmenler çocukların ihtiyaçlarını karşılardı. Bir eğitimci olarak kendi dershanemizde pandemi sürecinde kurumlar kapandığı zaman çocuklarımızın derslerine devam ettiğimiz gibi onları motive edebilmek adına, onların gözlerine bakabilmek adına, onların odalarını düzenleyebilmek adına hafta da bir tek tek öğrenciler için evlerine gittik. Hocam bu külfet miydi hayır değildi bu bir öğretmenin olarak vazifesiydi.

Böyle düşündüğümüz zaman adli yapı bozulacaksa eğitim bozulduğu için bozulacak, askeri yapı bozulacaksa eğitim bozulduğu için bozulacak, sağlık bozulacaksa eğitim bozulduğu için bozulacak. ki Pandemi sürecinde eğitimler online yapılırken yapılan eğitimlerin sonucunu ülkemiz belki 3 4 yıl sonra görecek. Bu süreçte mezun olan öğrenciler tam bir eğitim almadan mezun oldular. Tıp, hukuk öğrencileri vs uzaktan sınava girdiler. Yarım yetişmiş öğrenciler neler yapabilir acaba? bunun sıkıntısını ilerde çekeceğiz. Ama pandemi süresinde eğitim asla durmamalıdır.

Pandemi sürecinde çocukları nasıl motive edebiliriz?

Her şeyden önemlisi hayalleri ve ideali olan insanların hayatı kendi elinde değildir. Hayalleri ve ideallerinin elindedir. Yani ideali ve amacı olan bir kişi pandemide olsa, selde olsa, depremde olsa o hayaline ulaşabilmek adına devam eder çünkü onu hayali hareket ettirir. Her şeyden önce çocuklarımıza bizim o hayali vermemiz gerekir. Şimdi ben öğrencilerimize bakıyorum. Pandemi girdiği için hani bir söz vardır ya ben istedim bir göz Allah verdi iki göz. Zaten ben çalışmayacaktım al bir de pandemi girdi hiç ders çalışmayayım düşüncesi oluştu. Hayır, bu doğru değil. Ben çocuklarıma şunu söylüyorum; Pandemi var ama bir de memleketimizin geleceği, bayrağımızın selameti, ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine çıkması için gayreti var. Ben bu pandemi sürecinde ne öğretmenlerim ne zaatım olarak durmadım. Çünkü onlar vatanımızı koruyan askerlerimiz bizde bu milleti koruyan eğitim ordusunun askerleriyiz. Benim askerim pandemi var diye kışlada durmuyorum, nöbette durmuyorum diyor mu? Korona var diye askerlerimiz sınırda terörle çatışmayı bırakıyor mu bırakmıyor. İşte burada sorunuza cevaben öğrencilerin ne yapmaları lazım her şeyden önce masalarına oturup önce şunu düşünmeleri lazım. Pandemi bitecek mi evet bitecek ve bu süreç geçtiği zaman ben hazır olacak mıyım? Kendi öz benlikleriyle bu süreç geçecek ve ben bu sınava hazır olacağım, ben çalışmaya devam edeceğim demeleri lazım. Çocuklarımızın sıcak evlerinde onları çalışmaktan alıkoyan şey nedir? Eğitimde fırsat eşitliğinin düşünülmesi lazım. Hayalleriyle motive olmaları gerekir. Ben bugün çalışırsam yarın doktor olacağım, ülkeye yararlı bir birey olacağım diyerek çalışmaları gerekir.

Pandemiden dolayı evde duran çocuklar online eğitime geçtikleri için telefon, tablet ve bilgisayar kullanımını arttırdı. Bunun önüne nasıl geçebiliriz?

Amerika iki bölgeden oluşur; California ve San Francisco olarak. San Francisco genellikle sosyoloji ve psikolojinin daha ağırlıkta olduğu bir bölümdür. Dünyada ilk 100 sosyoloğun içinde bir tane Hristiyan yoktur. Tamamına yakını Yahudi'dir. California dünyanın bilişim merkezidir. Silikon Vadisi, Amazon ve Google gibi bilişim alanındaki yerlerin merkezini oluşturmaktadır. Amerika'da kriptoloji alanında doktorasını yapan arkadaşımdan dinlemiştim. " Siz sanıyor musunuz ki California'da Google'da, Silikon Vadisi'ndeki mühendisler çocuklarına akıllı telefon kullandırıyorlar. Akıllı telefonu icat edenler çocuklarına akıllı telefon kullandırmıyorlar. Akıllı tahtayı icat edenler çocukları için akıllı tahta değil kara tahta kullanıyorlar. Oyun hamuru vermiyor çocuklarına ve çocukları çamurla oynayarak ince kas becerilerini geliştiriyorlar. Şu an en büyük sıkıntımız pandemi sürecinde çocuklarımızın bilgisayar başında olmalarından dolayı sağlıkları gidiyor obez oluyor ve göz sağlıkları bozuluyor. Enerjilerini atamıyorlar. En önemlisi bilişsel olarak zihinsel gelişimleri bozulacak. Daha ilkokul sıralarında, ortaokul sıralarında, internet ortamına girdiğinde onun izlediği ve izlememesi gereken birçok görüntüye maruz kalıyorlar. Çocuklar bu nedenlerden dolayı bilgisayar kolik olacaklar ve buradan koparmak o kadar kolay olmayacak. Sosyal hayata dönmeleri çok daha zor olacak onlar için.

Bu süreçte ailelerin çocuklara tutumu nasıl olmalı?

Bu süreci yumuşatmak için aile içi oyunlar oynanmalı, televizyonsuz saatler olmalı, muhabbet edilmeli. Şimdilerde telefonda yurt dışındaki veya şehir dışındaki ki dostlarımıza ulaşıp görüntülü aramada dakikalarca konuşabiliyoruz. Ama bunu yaparken en yakınımızdakilere yabancılaşıyor ve yeterli vakit ayırmadığımız için tanıyamıyoruz. Bundan dolayı aile içi iletişim güçlü olmalıdır. KOP (kitap okuma programları) olmalı, ev içi aktiviteler düzenlenmeli ve belli kurallar olmalıdır.

Bu süreçte boş vakitlerimiz bol olduğundan farklı bir enstrüman öğrenmek için çok iyi bir zaman dilimidir. Heykel yontmak, el sanatları ile uğraşmak çocuklara çok iyi gelecektir. Anne babaların çocukları yavaş yavaş alıştırmaları, bilişimden uzaklaştırmaları gerekiyor. Yavaş yavaş kısıtlamalar olursa çocuklar için geçiş süreci çok daha kolay olacaktır. Mümkün oldukça çocuklar sosyal medyaya bakarak uyumasınlar. Ders çalıştıktan sonra çocukların sosyal medyaya bakmaları çalıştıkları dersi unutma ihtimallerini yükseltir. Çünkü beynin görsel öğrenme kapasitesi çok daha güçlüdür. Yatmadan önce kitap okusunlar veyahut ufak bir ders çalışıp özetleri tekrar edip uyusunlar.

Röportaj/Foto Avni KURU




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —