10938,47%0,22
42,10% 0,02
48,41% 0,11
5364,72% 0,65
8829,98% 0,08
Norveç’teki kıyamet ambarını duymuşunuzdur. Durmayanlar için kısa bir bilgi vereyim.
Norveç’in kuzeyindeki Spitsbergen adasında “Svalbard Küresel Tohum Deposu” adı verilen tohum ambarı, daha Mart 2008 tarihinde resmen faaliyete başlamıştı. Donmuş bir dağın 130 metre altına inşa edilen ambarda, şu anda dünyanın dört bir yanından yaklaşık 3 milyon farklı tohum özel ambalajlarda saklanıyor. Kuzey Kutbu’na 1100 kilometre uzaklıkta olan buzdağı ambarında, bazı dayanıklı tohumlar 1000 yıl kadar bozulmadan kalabilecek.
Bu ambarın amacı küresel bir felakette medeniyeti yeniden kurabilecek yiyecek stokunu oluşturabilmek. Bu kulağa bilim kurgu gibi geliyor ama bu ambar için milyarlarca dolar harcandı.
Sebebi ise çok basit. Bir şekilde bir canlının nesli tükenirse genetik kodu asla üretilemiyor. Tabi bu kıyamet ambarının ortaklarından bir Türkiye değil.
Türkiye’nin de böyle bir ambara ihtiyacı var hatta bunu için geç bile kalındı. Çünkü İsrail’le yapılan tohum anlaşması ve akabinde çıkan tohum yasası sebebiyle safkan tohum stoklarımızı kaybettik. GDO’lu ve kısır olan tohumları kullanmak zorunda bırakıldık.
Hayvanlarımızda bu tür tehlike yaşayabilir. Sığır, tavuk, koyun, keçi gibi hayvanların saf DNA’larını saklayacak biyolojik bir ambar yapılmalı.
Aksaray üniversitesinde yapılan embriyo transfer çalışmaları bu tür bir ambar yapabilecek bir alt yapı zemini oluşturuyor. Kıyamet Türkiye için o kadar uzak bir ihtimal değil. Tekrar yapılan yanlış bir antlaşma hayvanlarımızın ırklarını bozabilir ve hayvanların safkan genetik kodlarını kaybedebiliriz. Bu bizim için tarım ve hayvanlarımızın genetik kıyameti olmaya yetecektir.
Tehlike çanları çoktan çalmaya başladı. Orta ve uzun vadeli bir süreçte bizim yani Türk milletinin var olabilmesi, bu stratejik savaşta tedbirleri almamıza ve öngörülü bir yaklaşım izlememizde gizlidir.
Anadolu’yu Anadolu yapan en temel gelir ve uğraş kaynağımız olan hayvanlarımızın ırklarının bozulup dağılmaması için bu tür bir tedbir alınması artık kaçınılmaz. Global değişimin yaşandığı çağımızda savaşlar artık sadece asker ve silahlarla yapılmıyor. Bu savaşlardan biride gıdalarda yapılan genetik oyunlar. Bu tür gıdalar bizim ülkemiz gibi üçüncü dünya ülkelerine gönderiliyor. Diğer ülkeler ise bu tür kaynaklarını korumak için milyarlar harcıyor. Çünkü bu doğal kaynaklarımız tükenirse katrilyonlar bile harcansa geri gelmeyeceğinin bilincindeler.
Bence bunu bir düşünün derim. Bir imza vererek bile bu hareketi başlatabiliriz.