10938,47%0,22
42,10% 0,02
48,41% 0,11
5364,72% 0,65
8829,98% 0,08
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, teklifin kamu yararını şirket çıkarları lehine yeniden tanımladığını belirtti. Ataç, "Doğayı korumak yerine onu bir engel olarak gören bu yaklaşım, yaşamın kaynağı olan doğal varlıklarımızı yok saymaktadır" dedi.
1985 yılından bu yana 30 kez değiştirilen Maden Kanunu'nun, her yeni düzenleme ile doğa koruma önlemlerini zayıflattığına dikkat çeken Ataç, özellikle 2004 ve 2009 yılındaki düzenlemelerin ormanlar ve koruma alanlarını madenciliğe açtığını ifade etti.
TEMA Vakfı'nın ruhsat haritası çalışması, 29 ilde IV. Grup maden ruhsatlarının yoğunluğuyla ilgili çarpıcı veriler ortaya koydu. Gümüşhane'nin yüzde 93'ü, Kütahya'nın ise yüzde 92'si bu ruhsatlarla kaplı. Bu alanlara taş ocakları ve diğer madenler dâhil değil.
Ataç, "Madencilik faaliyeti sona erse dahi, atık alanları ve pasa yığınları nedeniyle tehlike onlarca yıl devam ediyor" diyerek, bu durumun ekosistem ve kamu sağlığı için taşıdığı riski vurguladı.
Teklif, Çevre Kanunu, Mera Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu ve Yenilenebilir Enerji Kanunu gibi birçok yasayı da etkiliyor. TEMA Vakfı'na göre; çevre etki değerlendirme (ÇED) süreçleri kısaltılıyor, kurumların görüş verme süresi 3 ay ile sınırlandırılıyor ve yanıt verilmezse otomatik olumlu kabul ediliyor.
Tüm izin ve ruhsat süreçlerinin Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nde toplanması, çevre denetiminin zayıflatılacağı anlamına geliyor.
Gıda ve Su Güvenliği Tehlikede
Deniz Ataç, "Bu teklif sadece doğayı değil, aynı zamanda kırsal yaşamı, geçimlik tarımı, su ve gıda güvenliğini de tehdit ediyor" dedi. Teklifin yasalaşmasının acele kamulaştırma uygulamalarını yaygınlaştıracağı ve yurttaşın katılım hakkını sınırlandıracağı ifade edildi.
TEMA Vakfı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı bu teklifin reddedilmesi çağrısını yineledi.