14182,78%0,27
42,72% 0,00
50,19% 0,03
5953,41% -0,02
9607,06% 0,00
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nden volkan bilimci Prof. Dr. Özgür Karaoğlu, Balıkesir'in Sındırgı ve Kütahya'nın Simav ilçelerindeki deprem aktivitesinin dikkat çekici bir özelliğine dikkat çekti. Karaoğlu, nisan ayından bu yana bölgelerde meydana gelen binlerce depremin çoğunun, haritalanmış fay hatlarının dışındaki alanlarda gerçekleştiğini belirterek, bu durumun Yunanistan'daki Santorini Adası'ndaki deprem desenleriyle benzerlik gösterdiğini ifade etti.
Prof. Dr. Karaoğlu, verilere göre Nisan'dan itibaren Simav'da 4 bin 400'e yakın, Sındırgı'da ise 23 bin civarında deprem kaydedildiğini aktardı. Sındırgı'daki depremlerin yaklaşık 30 km x 20 km'lik dar bir alanda, 5-15 km derinlikte ve büyük çoğunluğunun 2 büyüklüğünde olduğunu vurguladı. Simav'daki aktivitenin de 10-20 km'lik sınırlı bir bölgede yoğunlaştığını ekledi.
Karaoğlu'nun altını çizdiği en önemli nokta, özellikle Sındırgı'daki depremlerin çoğunun, MTA ve akademisyenlerce bilinen Simav Fayı veya Gelenbe Fayı gibi yapılar üzerinde değil, bu fayların güneyindeki alanlarda meydana gelmesiydi. Sahada yapılan incelemelerde, 6.1 büyüklüğündeki depremlere rağmen belirgin yeni yüzey kırıkları oluşmadığını gözlemlediklerini belirtti.
Prof. Dr. Karaoğlu, 2012-2024 yılları arasında yapılan tomografi çalışmalarının, Sındırgı'nın güneyindeki bölgede, 5-12 km derinliklerde magmatik zonların varlığına işaret ettiğini açıkladı. "Simav Grabeni"nin batısında yüzeyin altındaki jeotermal/soğuk akışkan sularla birlikte değerlendirildiğinde, deprem kinematiğinin Santorini'deki volkanik hareketlilik dönemlerindeki deprem faaliyetlerini andırdığını söyledi.
Karaoğlu'na göre, derinlerdeki yeni bir magma yerleşiminin yarattığı sıcaklık ve stres, bölgedeki akışkanları etkileyerek hem fay olmayan zonlarda deprem üretiyor hem de var olan fayları tetikliyor. Simav Fayı'nın güneyinde, depremlerin %90-95'inin fay dışı alanlarda gerçekleşmesi bu teoriyi destekler nitelikte.
Magma hareketiyle ilişkili bu tür deprem süreçlerinin genellikle büyük depremler üretmediğini, ancak uzun süre devam etme eğiliminde olduğunu vurgulayan Karaoğlu, Santorini örneğinde olduğu gibi, bölgede son 25 yılda en az üç kez, 8-10 yıllık periyotlarla benzer "deprem fırtınası" dönemlerinin yaşanmış olabileceğini ifade etti.